Suna Kıraç Hakkında
Hiç bitmeyen hayalleri, ömründen uzun idealleri vardı.
Koç Topluluğu’nun büyümesi için var gücüyle çalışan, Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal gelişimine katkı sağlamak adına elini taşın altına koyan, sadece hayatlara değil hayallere de dokunan bir kadın: Suna Kıraç…
Suna Kıraç çocukluğundan itibaren kazandığı tüm değerleri hayatı boyunca korumayı başardı. Daha yaşamının ilk yıllarında gerek azmi, gerek merakı gerekse de sahip olduğu enerjiyle gelecek yıllarda elde edeceği başarıların sinyallerini verdi. Hiç tanımadığı çocuklar için arkadaşlarının yemeklerini toplarken paylaşmanın erdemini iliklerine kadar hissediyordu mesela… Ortaokul yıllarında öğretmen olma hevesiyle bir köy okulunda çalışması, daha o yaşta sahip olduğu cesareti anlatıyordu. Lise yıllarında derin, entelektüel sohbetler yaparken asıl zenginliğin fikirlerde gizli olduğunu fısıldıyordu. Koç Topluluğu’nda çalıştığı yıllar ise bir kadın olarak erkek egemen iş dünyasına kafa tutuşunu gösteriyordu bizlere… Eğitim meselelerini öylesini benimsiyordu ki bu yolda sahip olduğu tüm enerjiyi feda etmekten kaçınmıyordu. Bir yandan hastalığıyla mücadele ederken bir yandan da çalışmaktan ve üretmekten vazgeçmedi.
Suna Kıraç hayatının her döneminde öylesine bir yol izledi ki kendisinden sonra gelenleri de yeni ufuklara ve anlamlı başarılara taşıdı. Her ne kadar “babasının kızı” dense de o “Suna” olarak birçok hayatın değişmesine de öncülük etti. 79 yıllık yaşamı boyunca her nefesinde işini, ailesini ve memleketini düşündü. Son 20 yılı sessizlik içinde de geçse, onu sevenler Suna’nın sesini duymaya devam etti.